
BAKIR MADEN
İnsanoğlunun varoluş sürecinden bugüne kadar geçen dönemde, en anlamlı hadiselerin yaşadığı Erganimadeni Hinterlandı´nın merkezi olan Maden (Amadani), dağlarında bulunan bakır madeninin tanınışıyla beraber yüzyıllar boyu bir çok kavmin uğrak yeri olmuş, kültür ve medeniyetin doğmasına zemin hazırlamıştır. Bu yargı Kutsal kitaplarda işaret edilmekle birlikte tüm bilim dünyası tarafından da kabul görmektedir. ilk kez ABD´li doğubilimci ve arkeolog James Nery Breasted tarafından tanımı yapılan Bereketli Hilal bölgesinin zirvesinde de Erganimadeni Hinterlandı yer almaktadır. İlk bakışta yerleşime uygun görünmeyen bu dağlık coğrafyada; Çayönü Hilar Mağaraları´nda yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda M.Ö. 7250 yıllarına ait yerleşik yaşamın izleri bulunmuştur. Bakır eşyaların ortaya çıktığı Hilar Mağaraları; Hinterlandın tek bakır yatağı olan Maden´e kuşbakışı 18 Km uzaklıktadır. Ayrıca Gezin Höyüğü´nde yapılan araştırmalarda da Neolitik Çağ ve Kalkolitik (Bakır) Çağ´a ait kalıntılar bulunmuştur. Bu veriler ışığında Erganimadeni Hinterlandı´nın merkezi ve varoluş sebebi olan Maden´in, tespit edilebilen 10.000 yıllık bir medeniyet geçmişinin olduğunu aşikardır. Maden toprakları mevcut verilere göre; M.Ö. 3000´lerde Hurrilerin, M.Ö. 2750´ye doğru Sümer-Akkad İmparatorluğunun, M.Ö. 1250´de Hurri-Mitanni Krallıklarını yıkan Asurluların daha sonrada Makedonya egemenliğinin sınırları içerisinde yer aldı. İskenderin ölümünden sonra Selovkoslar, Partlar ve Romalılar arasında el değiştirmiştir. Sonraki dönemlerde Araplarla Bizanslılar arasında bir çok kez el değiştiren yöre M.S. 1240´ta Anadolu Selçukluları´nın yönetimine girdi. Anadolu Selçukluları´nın çöküşünden sonrada bundan istifade eden Timur, 1402 yılında Yıldırım Bayezid ile yaptığı Ankara Savaşını kazanarak Anadolu´yu yönetimine aldı. Aldığı toprakları da kendisine sığınan Anadolu beyliklerine geri verdi. Anadolu seferinde kendisine öncülük eden Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey´e de bu hizmetine karşılık Diyarbakır ve civar bölgesini verdi. Kutlu Bey´in oğlu Kara Yüllük Osman Bey´de Timur´un izniyle Diyarbakır´da Beyliğini ilan etti(1402). Böylece Maden toprakları da 1402-1507 yılları arasında Akkoyunlu Devleti´nin sınırları içerisinde yer aldı. 16. Yüzyılın başlarında ise Akkoyunlu Devletine son veren Safevi Hükümdarı Şah İsmail, 1507 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Musullu Emir Bey´den Diyarbakır´ı teslim aldıysa da bölgede muktedir olamadı. 1514´te Çaldıran Savaşını kaybetmesiyle de bölgeyi Osmanlı Devletine terk etti. 24 Ağustos 1514 tarihinde Çaldıran Savaşı´yla Şah İsmail´i yenilgiye uğratan Yavuz Sultan Selim, 1515´de halk arasında Fatih Paşa olarak anılan Bıyıklı Mehmed Paşa´yı bölgenin fethine göndermiş ve başta Diyarbakır ve Harput olmak üzere Maden topraklarını da Osmanlı sınırlarına katmıştır. Erganimadeni Hinterlandı´nın merkezi sayılan Maden´in, Osmanlı egemenliğine kadar şu anki yerleşkelerinde büyük ölçekli şehirleşme gerçekleşmemiş ve daha çok bir maden ocağı şeklinde kullanılmıştır. Mihrap Dağı´nın engebeli olmasının yarattığı yerleşim sıkıntılarına ek olarak zengin maden yatakları yüzünden sürekli saldırıların vukuu bulması da bir güvenlik sorunu oluşturmuş ve şehirleşmenin tam olarak gerçekleşmemesinde etkili olmuştur. Hinterlandın düzlüklerinde yaşayan kabileler, işledikleri bakırı/altını elde ettikten sonra geri dönmeyi tercih etmişlerdir. Hilar Mağaraları´ndaki buluntular bu doğrultudaki tezleri oldukça desteklemektedir. Bu dönemlere kadar Amadani (Erganimadeni) olarak bilinen ve Mihrap Dağı´nın sarp eteklerinde yer alan Maden´de şehirleşme ancak Osmanlı egemenliğinden sonra Arpameydanı olarak bilinen yerin kuzeybatısında başlamıştır. Tarih sürecinde yer alan önemli imparatorlukların zenginlik kaynağı ve darphanesi olan Maden, Osmanlı idaresinde de bu misyonunu sürdürmüştür ve Osmanlı yönetiminin de özel ilgisini gören merkezlerden biri olmuştur. Bakır cevherinden hızla yararlanabilmek içinde, Maden Emirleri denetimindeki madenciler, mevcut yerleşkelere iskan ettirilmişlerdir. Tazminat dönemine kadar bir küçük bir köy ve bakır/altın ocağı özelliği taşıyan Maden, bu döneme kadar Maden Emini denilen, Anadolu ve Rumeli´de işletilen madenlerin yönetiminden sorumlu kişilerce yönetilmiştir. İstanbul Darphane Emini tarafından atanan Maden Eminleri, genellikle emekliye ayrılmış sipahi veya sipahizadelerden, bakır ve gümüş madenlerinden anlayanlar arasından seçilirdi. Bunlar görevlendirildikleri madenin işletilmesinden, elde edilen cevherin darphanelere, tophanelere gönderilmesinden veya cevher atıklarının verilen emirlere göre satışlarından sorumlu idiler. Madenlerde çalışanların kendi aralarında çıkan davaları da Maden Eminleri görürdü. Maden Eminleri Tanzimat Dönemi´ne kadar devam etmiş, bu tarihten sonra madenlerin denetiminde yeni düzenlemeler getirilmiştir. 3 Kasım 1839´da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile devlet idaresindeki köklü değişikliklere paralel olarak madenlerin denetimindeki yeni düzenlemeler, Maden´de de yeni bir dönemin sayfasını açmıştır. Yapılan düzenlemeler mevcut iskanı genişletmiş, nüfusu artırmış ve Maden´i sosyo-kültürel hayatı ve ekonomisi canlı bir şehir haline getirmiştir. Diyarbekir vilayeti merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi haline getirilen Maden, 1883 yılına kadar da Kaymakamlar tarafından yönetilmiştir. Gelişimini hızla devam ettiren Maden, 1883 yılında ise Diyarbekir vilayetine bağlı ve sınırları Urfa´dan, Erzurum´a kadar uzanan bir Sancak Merkezi olmuş ve Cumhuriyet´e kadar da Mutasarrıflarca yönetilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra ise Mart 1924´de yapılan idari yapılanmada genel valilikler kaldırılarak bütün sancaklara vilayet adı verilmiştir. Dolayısıyla Maden, vilayet halini almış ve valilerce yönetilmiştir. 1927 yılında yapılan idari düzenlemede ise Elazığ iline ilçe statüsünde bağlanan Maden, bu tarihten sonra da Kaymakamlar tarafından yönetilen bir merkez olarak günümüze kadar gelmiştir.
Cumhuriyet sonrası dönemde 1923 yılında Maden´e mutassarrıf olarak atanan Ali Server bey (SUNER) Mart 1924´te Maden Sancağı´nın vilayet olmasıyla, Maden ilinin ilk valisi olmuştur. Her ne kadar 1925 yılı başlarında Maden İli´nin Piran Nahiyesi´nde vukuu bulan Şeyh Said Ayaklanması esnasında görevini bırakıp Maden´i terk etmişse de resmi kayıtlarda görevini Aralık 1925´e kadar sürdürdüğü görülmektedir. Daha sonra bu göreve Ahmet Rifat VONA atanmıştır ve 1927 yılı sonuna kadar valilik görevini sürdürmüştür. Ahmet Rıfat VONA, Maden İli´nin ikinci ve son valisidir. 1927 sonundaki düzenleme ile ilçe statüsüne çevrilip Elazığ iline bağlanan memleketimizin adı bu tarihte Erganimadeni´nden Maden´e dönüştürülmüş ve idari olarak günümüze kadar Kaymakamlarca yönetilmiştir. İlçe sınıflamasında 4. derece büyüklükle tanımlanan Maden´de 1927´den günümüze kadar 31 Kaymakam görev yapmıştır.
Kaynak: Madenliyiz.biz